Şemsiye sapı için dayanıklılık ön plandadır ve bu nedenle belirli ağaç türleri diğerlerine göre daha çok tercih edilir. Ancak "en dayanıklı" tek bir tür söylemek zordur, çünkü dayanıklılık farklı faktörlere bağlıdır (yoğunluk, esneklik, işlenebilirlik, çevresel koşullara direnç vb.). İşte öne çıkan bazı türler ve nedenleri:
Akçaağaç (Maple): Yoğun ve sert yapısıyla darbelere ve aşınmaya karşı oldukça dayanıklıdır. İyi cilalanabilir ve estetik bir görünümü vardır. Farklı akçaağaç türleri arasında dayanıklılık seviyeleri değişebilir, ancak genel olarak sağlam bir seçenektir.
Sert Akçaağaç (Hard Maple): Özellikle beyzbol sopalarında da kullanılan bu tür, akçaağacın daha yoğun ve sert bir varyetesidir. Şemsiye sapı için mükemmel bir dayanıklılık sunar, ancak işlenmesi diğer türlere göre biraz daha zor olabilir.
Dişbudak (Ash): Esnekliği ve darbe emme özelliğiyle bilinir. Bu özelliği sayesinde ani rüzgar kuvvetlerine karşı sapın kırılma olasılığını azaltır. Ayrıca iyi bükülebilir ve şekil verilebilir.
Kayın (Beech): Sert, yoğun ve düzgün dokulu bir ağaçtır. İyi cilalanır ve dayanıklı bir yüzey oluşturur. Şemsiye saplarında klasik ve sağlam bir seçenektir.
Bambu: Teknik olarak bir ağaç olmasa da, inanılmaz derecede güçlü ve hafiftir. Sürdürülebilir bir kaynak olması da önemli bir avantajıdır. Bambu saplar, özellikle modern ve hafif tasarımlarda sıklıkla kullanılır. Farklı bambu türlerinin dayanıklılığı değişebilir.
Benzersiz Bakış Açısı: Geleneksel olarak bu sert ağaçlar tercih edilse de, gelecekte mühendislik ürünü kompozit malzemeler veya sürdürülebilir hızlı büyüyen ağaç türlerinin özel işlemlerle dayanıklılığı artırılarak şemsiye saplarında kullanılması daha yaygın hale gelebilir. Örneğin, özel reçinelerle güçlendirilmiş bambu veya hızlı büyüyen kavak ağacı gibi seçenekler çevresel etkiyi azaltırken yeterli dayanıklılığı sunabilir.
Şemsiye kumaşlarının su geçirmezlik özellikleri çeşitli yöntemlerle test edilir. Bu testler, kumaşın suya ne kadar dayanıklı olduğunu ve suyun ne kadar sürede veya ne kadar basınç altında geçirmeye başladığını belirlemeye yardımcı olur. İşte yaygın ve bazı benzersiz test yöntemleri:
Hidrostatik Basınç Testi (Su Sütunu Testi): Bu en yaygın yöntemlerden biridir. Kumaşın üzerine belirli bir alanda artan oranda su basıncı uygulanır. Kumaşın su damlalarını geçirmeye başladığı andaki su yüksekliği (genellikle milimetre cinsinden ifade edilir) su geçirmezlik derecesini gösterir. Yüksek değer, daha iyi su geçirmezlik anlamına gelir.
Yağmur Simülasyon Testi: Laboratuvar ortamında farklı şiddetlerde yağmur simüle edilir ve kumaşın bu yağmura ne kadar süreyle dayanabildiği gözlemlenir. Bu test, gerçek kullanım koşullarına daha yakın bir değerlendirme sunar.
Su İticilik Testi (Beading Test): Kumaşın yüzeyine su damlaları bırakılır ve bu damlaların kumaş üzerinde nasıl davrandığı gözlemlenir. Su damlalarının boncuklanması ve yüzeyden kolayca akması, kumaşın iyi bir su iticiliğine sahip olduğunu gösterir. Bu, su geçirmezliğin ilk aşamasıdır.
Sprey Testi: Kumaş belirli bir açıyla bir su spreyine maruz bırakılır ve suyun kumaş yüzeyinde oluşturduğu desen değerlendirilir. Bu test, kumaşın su iticiliğini ve suyun ne kadar kolay emildiğini gösterir.
Daldırma Testi: Küçük bir kumaş parçası suya daldırılır ve ne kadar su emdiği veya suyun ne kadar hızlı bir şekilde kumaşın diğer tarafına geçtiği gözlemlenir. Bu, kumaşın tamamen suya maruz kaldığında nasıl performans göstereceğini anlamaya yardımcı olur.
Benzersiz Bakış Açısı: Gelecekte, kumaşların su geçirmezlik özelliklerini anlık olarak ve görsel olarak değerlendirebilecek sensör teknolojileri entegre edilmiş test yöntemleri geliştirilebilir. Örneğin, kumaş yüzeyindeki nem değişimlerini renk veya ışık değişiklikleriyle gösteren akıllı tekstiller kullanılarak, su geçirmezlik performansı dinamik olarak izlenebilir. Ayrıca, mikroskobik düzeyde kumaş liflerinin suyla etkileşimini inceleyen gelişmiş görüntüleme teknikleri, su geçirmezlik mekanizmalarını daha iyi anlamamızı sağlayabilir.
Şemsiye iskeletindeki tel sayısı, şemsiyenin genel performansı üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Bu etki, dayanıklılık, rüzgar direnci, açılma/kapanma kolaylığı ve kumaşın gerginliği gibi çeşitli açılardan kendini gösterir:
Dayanıklılık: Daha fazla tel, şemsiye iskeletinin genel yapısını güçlendirir. Bu, şemsiyenin bükülmeye, kırılmaya veya hasar görmeye karşı daha dirençli olmasını sağlar. Özellikle güçlü rüzgarlarda veya yanlışlıkla çarpma durumlarında daha fazla tel, iskeletin bütünlüğünü korumaya yardımcı olur.
Rüzgar Direnci: Çok sayıda tel, rüzgarın şemsiye kumaşına uyguladığı kuvveti daha eşit bir şekilde dağıtır. Bu, şemsiyenin ters dönme olasılığını azaltır. Daha az telli şemsiyeler, rüzgarın tek bir noktaya odaklanması nedeniyle daha kolay ters dönebilir. Ancak, tel sayısının artması aynı zamanda şemsiyenin ağırlığını da artırabilir.
Açılma ve Kapanma Kolaylığı: Tel sayısı tek başına açılma ve kapanma mekanizmasının kolaylığını doğrudan belirlemez. Ancak, daha fazla tel genellikle daha karmaşık bir mekanizma gerektirebilir. Kaliteli malzemeler ve iyi bir tasarımla çok telli bir şemsiye de kolayca açılıp kapanabilir. Düşük kaliteli ve çok telli bir şemsiye ise karmaşık yapısı nedeniyle daha zor açılıp kapanabilir.
Kumaşın Gerginliği: Daha fazla tel, şemsiye kumaşının daha düzgün ve gergin bir şekilde açılmasını sağlar. Bu, suyun kumaş üzerinde birikmesini ve sarkmasını önler, böylece su geçirmezlik özelliğini daha iyi korur. Ayrıca, gergin bir kumaş rüzgara karşı daha aerodinamik bir yapı sunar.
Ağırlık ve Maliyet: Daha fazla tel kullanmak, şemsiyenin ağırlığını artırır ve genellikle üretim maliyetini yükseltir. Bu nedenle, üreticiler genellikle dayanıklılık, rüzgar direnci ve ağırlık/maliyet dengesini gözeterek ideal tel sayısını belirlemeye çalışırlar.
Benzersiz Bakış Açısı: Gelecekte, tel sayısından ziyade kullanılan malzemenin türü ve iskeletin geometrik tasarımı performansı daha çok etkileyebilir. Örneğin, hafif ama yüksek mukavemetli kompozit malzemelerden üretilmiş ve rüzgarı daha iyi yönlendiren aerodinamik bir tasarıma sahip az sayıda ama stratejik olarak yerleştirilmiş tel, çok sayıda geleneksel metal tel kadar veya daha iyi performans gösterebilir. Ayrıca, kendi kendini onarabilen veya şekil değiştirebilen akıllı malzemelerden yapılmış iskeletler, tel sayısının önemini tamamen değiştirebilir.
Şemsiyenin rengi, UV ışınlarını bloke etme yeteneği üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Genel olarak, daha koyu renkler UV ışınlarını daha iyi bloke eder. Bunun nedeni, koyu renklerin ışığı emme eğiliminde olmasıdır. Beyaz ve diğer açık renkler ise ışığı yansıtır, bu da UV ışınlarının kumaştan geçme olasılığını artırır.
İşte renklerin UV blokajı üzerindeki etkisine dair daha detaylı bir açıklama:
Siyah ve Koyu Mavi: UV ışınlarını bloke etmede en etkili renklerdir. Işığın büyük bir kısmını emerler ve kumaştan geçmesini engellerler.
Koyu Yeşil, Koyu Kırmızı ve Diğer Koyu Tonlar: Siyah ve koyu mavi kadar etkili olmasalar da, açık renklere göre önemli ölçüde daha iyi UV koruması sağlarlar.
Beyaz ve Açık Renkler (Bej, Açık Mavi, Sarı vb.): UV ışınlarını en az bloke eden renklerdir. Işığın büyük bir kısmını yansıtırlar ancak bir kısmının kumaştan geçmesine izin verirler. Bu nedenle, sadece renklerine güvenerek açık renkli bir şemsiyenin iyi UV koruması sağladığını düşünmek yanıltıcı olabilir.
Önemli Not: Sadece renk değil, kumaşın yoğunluğu ve UV koruma faktörü (UPF) de UV blokajında kritik rol oynar. Yüksek UPF değerine sahip, sık dokunmuş bir kumaş, renginden bağımsız olarak daha iyi UV koruması sağlayabilir. Bazı şemsiyeler özel olarak UV koruması için tasarlanmış kumaşlardan yapılır ve bu kumaşlar açık renkli olsalar bile yüksek UPF değerlerine sahip olabilirler.
Benzersiz Bakış Açısı: Gelecekte, renk değiştiren veya UV ışınlarının yoğunluğuna göre geçirgenliğini ayarlayabilen akıllı kumaşlardan yapılmış şemsiyeler geliştirilebilir. Bu tür bir teknoloji, hem görünüm açısından çeşitlilik sunarken hem de optimum UV korumasını otomatik olarak sağlayabilir. Ayrıca, nano teknoloji kullanılarak kumaşlara entegre edilen UV emici veya dönüştürücü partiküller sayesinde, açık renkli şemsiyeler bile koyu renkli olanlar kadar etkili UV koruması sunabilir.
Şemsiye tasarımında aerodinamik prensipler, özellikle rüzgarlı havalarda şemsiyenin dengesini ve dayanıklılığını artırmak için uygulanır. Geleneksel şemsiye tasarımları genellikle rüzgarın etkisiyle kolayca ters dönebilirken, aerodinamik tasarımlar bu sorunu en aza indirmeyi hedefler. İşte şemsiye tasarımında uygulanan bazı aerodinamik prensipler:
Havalandırma (Vents): Şemsiye kumaşında açılan özel havalandırma delikleri, rüzgarın şemsiyenin içinden geçmesine olanak tanır. Bu, rüzgarın kumaşa uyguladığı yukarı doğru basıncı azaltır ve şemsiyenin ters dönme olasılığını önemli ölçüde düşürür. Bu delikler genellikle üst üste binen katmanlar halinde tasarlanır, böylece yağmurun içeri girmesi engellenirken hava akışı sağlanır.
Asimetrik Tasarım: Bazı şemsiyeler, rüzgarın en çok etkilediği yöne karşı daha dirençli olacak şekilde asimetrik olarak tasarlanır. Bu tasarım, rüzgarın şemsiyeyi döndürme veya devirme etkisini azaltmaya yardımcı olur. Örneğin, rüzgarın genellikle estiği yöne doğru daha eğimli bir yapıya sahip olabilirler.
Esnek ve Dayanıklı İskelet Malzemeleri: Aerodinamik bir tasarımın etkinliği, iskeletin esnekliği ve dayanıklılığı ile de yakından ilişkilidir. Rüzgarın etkisiyle hafifçe esneyebilen ancak kırılmayan malzemeler (fiberglas, özel alaşımlar) kullanılarak, şemsiyenin rüzgar kuvvetlerine daha iyi uyum sağlaması ve hasar görmesi engellenir.
Düşük Hava Direnci Profili: Şemsiyenin genel şekli, hava direncini etkiler. Daha aerodinamik bir profil (örneğin, daha oval veya elips şeklinde bir kesit), rüzgarın şemsiye etrafında daha kolay akmasını sağlar ve direnci azaltır.
Kumaşın Gerginliği ve Pürüzsüzlüğü: Gergin ve pürüzsüz bir kumaş yüzeyi, hava akışını iyileştirir ve türbülansı azaltır. Bu da şemsiyenin rüzgarda daha stabil kalmasına yardımcı olur.
Benzersiz Bakış Açısı: Gelecekte, aktif aerodinamik sistemlere sahip şemsiyeler geliştirilebilir. Örneğin, rüzgar sensörleri sayesinde otomatik olarak açılıp kapanabilen veya şekil değiştirebilen şemsiyeler, rüzgarın şiddetine ve yönüne göre en uygun konumu alabilirler. Ayrıca, biyo-mimetik tasarımlardan ilham alınarak, bazı doğal yapıların (örneğin, ağaç dallarının rüzgarda esneme şekli) taklit edildiği şemsiye iskeletleri, rüzgar direncini önemli ölçüde artırabilir.
Şemsiye tamiri, genellikle hassas ve küçük parçalarla uğraşmayı gerektirdiğinden, bazı özel aletlere ihtiyaç duyulur:
Mini Tornavida Seti: Farklı boyutlarda düz ve yıldız tornavidalar, menteşeleri sıkmak, küçük vidaları sökmek veya takmak için gereklidir.
Pense ve Kargaburun: Eğilmiş telleri düzeltmek, küçük parçaları tutmak veya bükmek için kullanılır. Kargaburun, dar alanlara ulaşmak için idealdir.
Tel Kesici: Kırılmış telleri temizlemek veya yeni teller için uygun boyutta kesim yapmak için kullanılır.
Perçin Sökücü ve Perçin Tabancası: Kopmuş perçinleri çıkarmak ve yeni perçinler takmak için kullanılır. Özellikle şemsiyenin iskeletini bir arada tutan perçinler önemlidir.
Dikiş Sökücü: Kumaşı iskelete bağlayan iplikleri nazikçe sökmek gerektiğinde kullanılır.
İnce Uçlu Yapıştırıcı Aplikatörü: Kumaş yırtıklarını veya gevşeyen parçaları yapıştırmak için kullanılır. Su geçirmez ve esnek yapıştırıcılar tercih edilmelidir.
Awl (Bız): Kumaş üzerinde delik açmak veya mevcut delikleri genişletmek için kullanılır. Özellikle yeni bir tel takarken veya kumaşı yeniden iskelete bağlarken gerekebilir.
Mini Mengene: Küçük parçaları sabitlemek veya bükme işlemi sırasında desteklemek için kullanılabilir.
Ölçü Aletleri (Kumpas, Cetvel): Yeni tel veya parça takarken doğru boyutları belirlemek için önemlidir.
El Feneri veya Büyüteç: Küçük ve karanlık alanlarda çalışırken görüşü kolaylaştırır.
Profesyonel şemsiye tamircilerinde ise daha gelişmiş aletler ve yedek parça stokları bulunabilir.
Otomatik açılan şemsiye mekanizmasının ilk patenti kesin olarak belirlenmesi zor olsa da, bu yönde önemli adımlar 19. yüzyılın sonlarında atılmıştır. Samuel Fox tarafından 1852 yılında geliştirilen ve çelik tellerden oluşan "Paragon" çerçeve tasarımı, modern şemsiyenin temelini oluşturmuş ve dayanıklılığını artırmıştır. Ancak tam anlamıyla "otomatik açılan" mekanizmaya yönelik ilk patentler bu tarihten sonraki yıllara aittir.
Farklı kaynaklar, otomatik açılma mekanizmasına yönelik ilk patentlerin 1880'li ve 1890'lı yıllarda alındığını göstermektedir. Bu dönemde, yaylı mekanizmalar ve basit tetikleme sistemleri üzerine çeşitli icatlar yapılmıştır. Örneğin, bazı kaynaklarda William C. Carter'ın 1887 yılında aldığı bir patent, otomatik açılma mekanizmasına sahip bir şemsiye tasarımını içerdiği belirtilmektedir.
Dolayısıyla, otomatik açılan şemsiye mekanizmasının tek bir patent tarihi vermek yerine, 19. yüzyılın sonlarına doğru, özellikle 1880'ler ve 1890'lar arasında birden fazla mucit tarafından geliştirilen ve patentlenen bir süreç olduğu söylenebilir. Bu dönemdeki icatlar, günümüzdeki otomatik açılan şemsiyelerin temelini oluşturmuştur.
Apreleme, şemsiye kumaşlarının özelliklerini geliştirmek ve kullanım ömrünü uzatmak amacıyla uygulanan çeşitli kimyasal ve fiziksel işlemlerdir. Başlıca apreleme yöntemleri şunlardır:
Su Geçirmezlik Apreleri: En yaygın apre türüdür. Kumaş yüzeyine hidrofobik (su itici) özellik kazandıran kimyasallar uygulanır. Bu kimyasallar genellikle florokarbon bazlı veya silikon bazlı polimerlerdir. Uygulama yöntemleri arasında püskürtme, daldırma ve kaplama bulunur.
UV Koruması Apreleri: Güneşin zararlı ultraviyole (UV) ışınlarından korunma sağlamak amacıyla kumaşa UV emici veya yansıtıcı kimyasallar uygulanır. Bu apre, hem kullanıcının cildini korur hem de kumaşın solmasını önler.
Leke Tutmazlık Apreleri: Kumaş yüzeyinin sıvıları ve kirleri itmesini sağlayan aprelerdir. Genellikle florokarbon bazlı kimyasallar kullanılır. Bu apre sayesinde şemsiye daha kolay temizlenir ve uzun süre temiz kalır.
Küf ve Mantar Önleyici Apreler: Özellikle nemli ortamlarda kullanılan şemsiyelerde küf ve mantar oluşumunu engellemek için antimikrobiyal özellikli kimyasallar uygulanır.
Yanmazlık Apreleri: Özel amaçlı şemsiyelerde (örneğin, endüstriyel kullanım) kumaşın alev almasını veya yaymasını geciktiren kimyasallar uygulanabilir.
Buruşmazlık Apreleri: Kumaşın kırışmasını azaltmak ve daha düzgün görünmesini sağlamak için reçineler veya diğer kimyasallar uygulanır. Şemsiyelerde bu apre, katlandığında oluşan kırışıklıkları azaltmaya yardımcı olabilir.
Renk Sabitleyici Apreler: Kumaşın renginin solmasını önlemek ve yıkama veya güneş ışığına karşı dayanıklılığını artırmak için uygulanan işlemlerdir.
Kaplama Yöntemleri: Apreleme sadece kimyasal uygulamalarla sınırlı değildir. Poliüretan (PU), PVC veya akrilik gibi malzemelerle yapılan kaplamalar da kumaşa su geçirmezlik, dayanıklılık ve farklı dokusal özellikler kazandırabilir. Bu kaplamalar genellikle kumaşın arka yüzeyine uygulanır.
Apreleme yöntemleri, kumaşın türüne, kullanım amacına ve istenen özelliklere göre değişiklik gösterebilir. Birden fazla apreleme yöntemi aynı kumaşa uygulanarak istenen özellik kombinasyonu elde edilebilir.
Rüzgara dayanıklı şemsiyelerin iskelet yapısı, standart şemsiyelere göre daha sağlam ve esnek olacak şekilde tasarlanmıştır. Temel özellikleri şunlardır:
Güçlendirilmiş Teller: Genellikle çelik, fiberglas veya karbon fiber gibi dayanıklı ve esnek malzemelerden yapılmış teller kullanılır. Bu malzemeler, rüzgarın basıncına karşı daha iyi direnç gösterir ve kolayca bükülüp kırılmazlar.
Çift Katmanlı veya Çok Noktalı Bağlantılar: Tellerin ana gövdeye ve birbirlerine bağlandığı noktalar güçlendirilmiştir. Çift katmanlı bağlantılar veya daha fazla sayıda bağlantı noktası, rüzgarın uyguladığı kuvveti daha geniş bir alana yayarak stresi azaltır.
Esnek Eklem ve Menteşeler: Bazı rüzgara dayanıklı şemsiyelerde, tellerin belirli noktalarında esnek eklem veya menteşeler bulunur. Bu eklemler, rüzgarın ani bir şekilde esmesi durumunda tellerin esnemesine ve rüzgarın etkisini absorbe etmesine olanak tanır. Şemsiye ters dönse bile bu esneklik sayesinde teller kırılmaz.
Aerodinamik Tasarım: Bazı modellerde, şemsiyenin kubbesi rüzgarı daha iyi yönlendirecek şekilde aerodinamik olarak tasarlanmıştır. Bu tasarım, rüzgarın şemsiye üzerinde oluşturduğu kaldırma kuvvetini azaltır ve dengesini korumasına yardımcı olur.
Sağlam Ana Gövde (Mil): Şemsiyenin orta kısmı olan mil de genellikle güçlendirilmiş alüminyum veya çelik gibi malzemelerden yapılır. Kalın ve sağlam bir mil, iskeletin genel dayanıklılığını artırır.
Rüzgar Tahliye Sistemi (Ventilasyon): Bazı üst düzey rüzgara dayanıklı şemsiyelerde, kubbede bir veya birden fazla havalandırma boşluğu bulunur. Bu boşluklar, rüzgarın şemsiyenin içinden geçmesine izin vererek basıncı dengelemeye yardımcı olur ve ters dönme olasılığını azaltır.
Simetrik ve Dengeli Yapı: İskeletin tüm parçalarının dengeli bir şekilde dağılması ve simetrik bir yapıya sahip olması, rüzgarın uyguladığı kuvvetin eşit şekilde dağılmasına yardımcı olur.
Özetle, rüzgara dayanıklı şemsiyelerin iskelet yapısı, daha güçlü malzemeler, esnek bağlantılar, aerodinamik tasarımlar ve rüzgarı tahliye eden sistemler gibi özelliklerle standart şemsiyelerden ayrılır. Bu özellikler sayesinde şiddetli rüzgarlarda bile daha uzun ömürlü ve kullanışlı olurlar.
Şemsiye sapı üzerine özel gravür yapmak için birkaç farklı yöntem kullanılabilir, kullanılan yöntem sapın malzemesine (ahşap, metal, plastik vb.) göre değişiklik gösterebilir:
Lazer Gravür: En yaygın ve hassas yöntemlerden biridir. Lazer ışını, sapın yüzeyinde istenen deseni, yazıyı veya logoyu yakarak kalıcı bir iz bırakır. Bu yöntem, ahşap, metal ve bazı plastik türleri için uygundur. Yüksek çözünürlüklü ve detaylı tasarımlar elde edilebilir.
Mekanik Gravür (Oyma): Bu yöntemde, özel bir uçlu bir alet (freze) sapın yüzeyini kazıyarak deseni oluşturur. Özellikle metal ve ahşap saplar için uygundur. Derin ve belirgin bir gravür elde edilir. Elle yapılabileceği gibi CNC makineleri ile de yapılabilir.
Tampon Baskı (Pad Printing): Daha çok plastik ve bazı metal saplar için uygun olan bu yöntemde, mürekkep dolu bir kalıp (ped) aracılığıyla desen sapın yüzeyine aktarılır. Gravürden ziyade bir baskı yöntemi olsa da, dayanıklı ve özel tasarımlar elde edilebilir. Özellikle renkli tasarımlar için tercih edilebilir.
Serigrafi Baskı (Silk Screen Printing): Bu yöntem de daha çok baskı odaklıdır ancak bazı durumlarda şemsiye saplarına özel tasarımlar uygulamak için kullanılabilir. Mürekkep, özel bir şablon (serigraf) üzerinden sapın yüzeyine aktarılır.
El Oymacılığı: Özellikle ahşap saplar üzerine el işçiliği ile özel tasarımlar oyulabilir. Bu yöntem daha sanatsal ve kişiye özel sonuçlar ortaya çıkarır ancak daha uzun sürer ve maliyetli olabilir.
Gravür Süreci:
Tasarım: Öncelikle gravür yapılacak tasarım belirlenir (yazı, logo, desen vb.).
Hazırlık: Şemsiye sapı temizlenir ve gravür makinesine veya işlemine uygun şekilde sabitlenir.
Gravür/Baskı: Seçilen yönteme göre tasarım sapın yüzeyine işlenir. Lazer ve mekanik gravürde malzeme yüzeyden kaldırılırken, baskı yöntemlerinde mürekkep yüzeye aktarılır.
Temizleme: İşlem sonrası sap üzerindeki kalıntılar temizlenir.
Son Kontrol: Gravürün istenilen şekilde olup olmadığı kontrol edilir.
Özel gravür genellikle hediyelik şemsiyeler, promosyon ürünleri veya kişiselleştirilmiş tasarımlar için tercih edilir. Gravürün kalitesi ve dayanıklılığı, kullanılan yönteme ve malzemenin özelliklerine bağlıdır.
Bir şemsiye seçerken sadece rengine ya da desenine bakmak yeterli değil. İşte çok spesifik detaylara inerek dikkat etmeniz gerekenler:
Kumaşın Dokuma Sıklığı (Thread Count): Şemsiye kumaşının su geçirmezliği ve dayanıklılığı dokuma sıklığı ile doğru orantılıdır. Yüksek bir iplik sayısı (örneğin 210T ve üzeri), kumaşın daha sıkı dokunduğu ve suyu daha iyi ittiği anlamına gelir. Etikette bu detayı arayın.
Kumaşın Su İticilik Katmanı (DWR - Durable Water Repellent): Sadece su geçirmez olmak yetmez, suyun kumaş yüzeyinde boncuklanıp akmasını sağlayan DWR kaplaması olup olmadığını kontrol edin. Bu kaplama, şemsiyenin daha çabuk kurumasını ve leke tutmasını engeller. Kaliteli şemsiyelerde bu kaplama birkaç katman halinde uygulanır.
UV Koruması (UPF Değeri): Güneşli günlerde de şemsiye kullanmayı düşünüyorsanız, UPF (Ultraviolet Protection Factor) değeri yüksek (UPF 30+) bir kumaş tercih edin. Bu, cildinizi zararlı UV ışınlarından korur. Bazı şemsiye markaları kumaşlarının UPF değerini belirtir.
Rüzgar Direnci Mekanizması (Anti-Wind System): Şemsiyenin ters dönmesini engelleyen bir mekanizmaya sahip olup olmadığını kontrol edin. Bu mekanizmalar genellikle esnek fiberglas veya güçlendirilmiş çelik tellerden oluşur ve rüzgarın basıncını dağıtarak şemsiyenin kırılmasını önler. Hatta bazı üst düzey şemsiyelerde rüzgarın yönüne göre esneyebilen menteşeler bulunur.
Sapın Ergonomisi ve Malzemesi: Şemsiyeyi uzun süre taşıyacağınızı düşünerek sapın elinize rahat oturmasına dikkat edin. Kaymaz bir malzeme (kauçuk, silikon vb.) tercih edin. Bazı lüks şemsiyelerde doğal ahşap veya deri kaplama saplar da bulunur.
Mekanizmanın Kalitesi ve Açma/Kapama Kolaylığı: Şemsiyenin açma ve kapama mekanizmasının pürüzsüz çalıştığından emin olun. Otomatik açma/kapama düğmesinin sağlamlığına ve kolay erişilebilirliğine dikkat edin. Paslanmaz çelik veya güçlendirilmiş alüminyum gibi dayanıklı malzemelerden yapılmış mekanizmalar daha uzun ömürlü olacaktır.
Telin (Rib) Sayısı ve Malzemesi: Şemsiyenin kubbesini destekleyen tellerin sayısı ve malzemesi önemlidir. Daha fazla tel (8 veya daha fazla), daha yuvarlak ve rüzgara karşı daha dayanıklı bir kubbe anlamına gelir. Tellerin fiberglas olması, esneklik ve hafiflik sağlarken, çelik teller daha fazla güç sunar ancak daha ağır olabilir.
Ağırlık ve Katlanma Boyutu: Şemsiyeyi yanınızda sürekli taşıyacaksanız hafif ve kompakt bir model tercih edin. Katlandığında ne kadar yer kapladığını kontrol edin. Seyahat için özel olarak tasarlanmış ultra hafif ve küçük katlanan şemsiyeler mevcuttur.
Dikiş Kalitesi: Kumaşın tellere birleştiği dikişlerin sağlamlığına dikkat edin. Çift dikiş veya güçlendirilmiş dikişler, kumaşın yırtılma olasılığını azaltır.
Marka İtibarı ve Garanti Koşulları: Bilindik ve kaliteli markalar genellikle daha dayanıklı ürünler sunar ve garanti koşulları daha iyi olabilir. Kullanıcı yorumlarını okuyarak marka hakkında fikir edinebilirsiniz.
Şemsiyenin ağırlığı kullanılan malzemelere ve boyutuna bağlıdır. Genel olarak daha hafif olan şemsiye türleri şunlardır:
Mini/Cep Şemsiyeleri: Kompakt tasarımları ve genellikle alüminyum veya hafif alaşımlı malzemelerden üretilmeleri sayesinde oldukça hafiftirler. Seyahatlerde veya günlük çantada taşımak için idealdirler.
Fiberglas Telli Şemsiyeler: Tellerinde çelik yerine fiberglas kullanılan şemsiyeler daha esnek ve hafiftir. Aynı zamanda rüzgara karşı daha dayanıklıdırlar çünkü kolayca bükülüp tekrar düzelebilirler.
Alüminyum Gövdeli Şemsiyeler: Şemsiyenin ana gövdesinde çelik yerine alüminyum kullanılan modeller, çelik gövdelilere göre daha hafiftir. Ancak dayanıklılık açısından çelik kadar sağlam olmayabilirler.
Tek Katmanlı Kumaşa Sahip Şemsiyeler: Bazı ultra hafif şemsiyelerde tek katmanlı, ince ve su itici kumaşlar kullanılır. Bu da ağırlığı azaltır ancak su geçirmezlik ve dayanıklılık konusunda çift katmanlı kumaşlar kadar iyi olmayabilirler.
Şemsiye kumaşlarının solmasını önlemek için alabileceğiniz bazı önlemler şunlardır:
Doğrudan Güneş Işığından Uzak Tutun: Şemsiyeyi kullanmadığınız zamanlarda doğrudan güneş ışığına maruz bırakmaktan kaçının. Mümkünse kapalı bir yerde veya gölgede saklayın.
Islakken Katlamayın: Şemsiyeyi kullandıktan sonra iyice kurumadan katlamayın. Islak kumaş, güneş ışığına maruz kaldığında solmaya daha yatkın olabilir. Tamamen kuruması için açık bir şekilde bırakın.
Düzenli Olarak Temizleyin: Üzerinde biriken toz, kir ve lekeler zamanla kumaşın solmasına neden olabilir. Şemsiyenizi üretici talimatlarına uygun olarak düzenli aralıklarla nemli bir bez veya hafif sabunlu su ile temizleyin.
UV Korumalı Spreyler Kullanın: Bazı tekstil koruyucu spreyler UV ışınlarına karşı koruma sağlayabilir. Şemsiyenizin kumaşına uygun bir UV koruyucu sprey uygulayarak solmayı yavaşlatabilirsiniz. Ancak bu spreylerin düzenli olarak yenilenmesi gerekebilir.
Kaliteli Kumaş Tercih Edin: Solmaya karşı daha dayanıklı özel olarak işlenmiş kumaşlardan (örneğin, solmazlık özelliği olan akrilik kumaşlar) üretilmiş şemsiyeleri tercih edin. Bu tür kumaşlar genellikle daha uzun süre rengini korur.
Aşırı Sıcak ve Nemden Koruyun: Şemsiyeyi aşırı sıcak veya nemli ortamlarda uzun süre saklamaktan kaçının. Bu koşullar kumaşın yapısını bozabilir ve solmayı hızlandırabilir.
Plaj şemsiyesinin kumaşı, güneşin ve deniz ortamının zorlu koşullarına dayanıklı olmalıdır. Sahip olması gereken temel özellikler şunlardır:
Yüksek UV Koruması (UPF 50+): Plaj şemsiyesinin en önemli özelliği, kullanıcıyı zararlı UV-A ve UV-B ışınlarından maksimum düzeyde korumasıdır. Kumaşın UPF değerinin 50+ olması idealdir.
Su İticilik ve Hızlı Kuruma: Deniz suyu ve olası yağmurlara karşı kumaşın su itici özellikte olması önemlidir. Ayrıca ıslandığında çabuk kuruması, şemsiyenin ağırlığını korur ve küf oluşumunu engeller.
Rüzgar Dayanıklılığı: Plaj ortamında rüzgar sıkça esebilir. Bu nedenle kumaşın yırtılmaya ve gerilmeye karşı dayanıklı olması gerekir. Güçlü dikişler ve sağlam bir çerçeve ile birlikte çalışmalıdır.
Solmaya Karşı Direnç: Uzun süre güneş ışığına maruz kalacağı için kumaşın solmaya karşı yüksek direnç göstermesi önemlidir. UV ışınlarına dayanıklı özel boyalarla renklendirilmiş kumaşlar tercih edilmelidir.
Hafiflik ve Kolay Taşınabilirlik: Büyük boyutlarına rağmen plaj şemsiyesinin kumaşı hafif olmalı ve kolayca katlanıp taşınabilir bir çanta içinde muhafaza edilebilmelidir.
Kolay Temizlenebilirlik: Deniz kumu ve tuzun kumaşa yapışması olasıdır. Bu nedenle kumaşın kolayca silinebilir veya yıkanabilir özellikte olması pratiklik sağlar.
Dayanıklı ve Kaliteli Malzeme: Genellikle polyester veya olefin gibi sentetik kumaşlar plaj şemsiyelerinde tercih edilir. Bu malzemeler UV ışınlarına, suya ve yıpranmaya karşı daha dayanıklıdır.
Golf şemsiyeleri ve normal şemsiyeler arasındaki temel farklar, kullanım amaçlarına yönelik tasarımlarından kaynaklanır. Teknik detaylara inildiğinde şu farklılıklar göze çarpar:
Boyut ve Kubbe Çapı: Golf şemsiyeleri, normal şemsiyelere göre çok daha büyük bir kubbe çapına sahiptir (genellikle 130 cm ve üzeri). Bu, hem kullanıcıyı hem de golf çantasını ve ekipmanlarını aynı anda yağmurdan veya güneşten koruma amacını taşır.
Sap Tasarımı ve Ergonomi: Golf şemsiyelerinin sapları genellikle daha uzun ve ergonomik olarak tasarlanmıştır. Uzun sap, golf oynarken şemsiyeyi rahatça taşıma ve kullanma imkanı sunar. Bazı golf şemsiyelerinde golf arabasına sabitleme mekanizması veya özel tutma yerleri bulunur.
Rüzgar Direnci: Golf sahaları genellikle açık alanlar olduğu için rüzgar daha etkili olabilir. Golf şemsiyeleri, güçlü rüzgarlara karşı daha dayanıklı olacak şekilde tasarlanır. Bu genellikle çift katmanlı kumaş (hava akışını sağlayarak basıncı azaltır) ve daha sağlam, esnek fiberglas tellerle sağlanır.
Ağırlık: Büyük boyutlarına rağmen, golf şemsiyeleri genellikle hafif malzemelerden (alüminyum gövde, fiberglas teller) üretilir. Bu, golf oynarken şemsiyeyi taşımayı kolaylaştırır. Ancak bazı çok dayanıklı modeller normal şemsiyelerden daha ağır olabilir.
Kumaş Kalitesi ve UV Koruması: Golf şemsiyelerinde kullanılan kumaşlar genellikle yüksek su iticilik özelliğine sahiptir ve aynı zamanda güneşli havalarda kullanım için yüksek UPF değerine sahip olabilirler.
Açma Mekanizması: Çoğu golf şemsiyesi manuel olarak açılır, ancak bazı üst düzey modellerde otomatik açma mekanizması da bulunabilir. Amaç, büyük kubbeyi hızlı ve güvenli bir şekilde açmaktır.
Dayanıklılık ve Yapısal Güçlendirme: Golf şemsiyeleri, uzun süreli ve zorlu hava koşullarına dayanacak şekilde daha sağlam bir yapıya sahiptir. Tellerin bağlantı noktaları güçlendirilmiştir ve kullanılan malzemeler daha dayanıklıdır.
Promosyonel şemsiyelere logo baskısı için çeşitli yöntemler kullanılır. En yaygın ve etkili olanları şunlardır:
Serigrafi (Silk Screen Printing): En popüler ve ekonomik yöntemlerden biridir. Özellikle büyük adetli baskılar için idealdir. Mürekkep, bir şablon (serigrafi kalıbı) aracılığıyla doğrudan kumaşın üzerine uygulanır. Canlı ve dayanıklı baskılar elde edilir. Tek renkli veya sınırlı sayıda renk içeren tasarımlar için uygundur.
Transfer Baskı (Heat Transfer Printing): Dijital olarak hazırlanan logo veya tasarım, özel bir transfer kağıdına basılır ve ardından ısı ve basınç yardımıyla şemsiye kumaşına aktarılır. Çok renkli ve detaylı tasarımlar için uygundur. Ancak serigrafi kadar dayanıklı olmayabilir.
Dijital Baskı (Direct to Garment - DTG): Daha yeni bir yöntemdir ve özellikle küçük adetli, çok renkli ve fotoğraf kalitesinde baskılar için idealdir. Mürekkep doğrudan şemsiye kumaşına püskürtülerek baskı yapılır. Ancak maliyeti diğer yöntemlere göre daha yüksek olabilir ve bazı kumaş türlerinde performansı değişebilir.
Nakış (Embroidery): Daha şık ve dayanıklı bir seçenektir. Logo veya tasarım, ipliklerle doğrudan şemsiye kumaşına işlenir. Özellikle kurumsal ve prestijli görünümlü şemsiyeler için tercih edilir. Ancak maliyeti diğer yöntemlere göre daha yüksektir ve çok detaylı tasarımlar için uygun olmayabilir.
Sublimasyon Baskı (Dye Sublimation): Genellikle polyester gibi sentetik kumaşlara uygulanan bir yöntemdir. Özel mürekkepler önce transfer kağıdına basılır, ardından ısı ve basınçla mürekkep gaz haline geçerek kumaşın liflerine işler. Canlı, kalıcı ve solmaz baskılar elde edilir. Ancak sadece açık renkli kumaşlarda etkilidir.
Etiket Dikimi (Label Sewing): Logo veya marka bilgileri özel olarak hazırlanan etiketlere basılır veya işlenir ve ardından bu etiketler şemsiyenin belirli yerlerine (genellikle kumaş panellerine veya sapına) dikilir. Daha sofistike ve uzun ömürlü bir çözüm sunar.
Akıllı şemsiyeler, geleneksel şemsiyelere çeşitli teknolojik özellikler ekleyerek kullanıcı deneyimini geliştirmeyi amaçlar. İşte bazı detaylı akıllı şemsiye teknolojileri ve özellikleri:
Hava Durumu Tahmini Entegrasyonu: Şemsiyenin bir mobil uygulama veya doğrudan internet bağlantısı aracılığıyla güncel hava durumu verilerini alabilmesi. Kullanıcıyı yağmur yağma olasılığı hakkında önceden uyarabilir. Bazı modellerde LED ışıklarla veya titreşimle uyarı verme özelliği bulunur.
Konum Takibi (GPS/Bluetooth): Şemsiyenin kaybolmasını önlemek için GPS veya Bluetooth tabanlı konum takibi özelliği. Kullanıcı, şemsiyenin en son bilinen konumunu bir mobil uygulama üzerinden görebilir. Bazı modellerde şemsiye belirli bir mesafeden uzaklaştığında telefonuna bildirim gönderilir.
Otomatik Açılma/Kapama: Sensörler veya mobil uygulama kontrolüyle otomatik olarak açılıp kapanabilme özelliği. Özellikle ellerin dolu olduğu durumlarda büyük kolaylık sağlar. Bazı modellerde yağmur sensörü sayesinde yağmur başladığında otomatik olarak açılma özelliği de bulunur.
Bambu, şemsiye sapı olarak kullanıldığında kendine has bir dizi avantaj sunar:
Sürdürülebilirlik ve Ekolojik Dostuluk: Bambu, inanılmaz derecede hızlı büyüyen bir bitkidir ve hasat edildiğinde ormanlara zarar vermez. Bu, onu geleneksel ahşaplara göre çok daha sürdürülebilir ve çevre dostu bir seçenek haline getirir. Yenilenebilir bir kaynak olması, çevresel ayak izini azaltır.
Hafiflik ve Dayanıklılık Dengesi: Bambu, şaşırtıcı derecede hafif olmasına rağmen oldukça dayanıklı ve esnektir. Bu, şemsiyenin taşınmasını kolaylaştırırken, rüzgar gibi dış etkenlere karşı da direnç göstermesini sağlar. Kolayca kırılmaz veya bükülmez.
Doğal Estetik ve Dokunsal Deneyim: Bambunun kendine özgü doğal deseni ve sıcak dokusu, şemsiyeye estetik açıdan hoş ve benzersiz bir görünüm kazandırır. Ele alındığında doğal ve rahat bir his verir, bu da kullanıcı deneyimini zenginleştirir.
Nem Direnci: Bambu doğal olarak neme karşı dirençlidir. Bu özelliği sayesinde, sürekli ıslaklığa maruz kalan bir şemsiye sapı için ideal bir malzemedir. Çürüme veya küflenme riski diğer ahşap türlerine göre daha düşüktür.
Geri Dönüştürülebilirlik: Bambu, kullanım ömrü sona erdiğinde doğal olarak parçalanabilen bir malzemedir, bu da atık sorununu azaltmaya yardımcı olur.
Karbon fiber, şemsiye iskeleti için devrim niteliğinde bir malzeme olarak öne çıkar ve bir dizi önemli fayda sunar:
Olağanüstü Hafiflik: Karbon fiber, çelik veya alüminyum gibi geleneksel malzemelere göre çok daha hafiftir. Bu, şemsiyenin taşınmasını ve kullanılmasını önemli ölçüde kolaylaştırır, özellikle uzun süreli kullanımlarda veya rüzgarlı havalarda avantaj sağlar.
Yüksek Dayanıklılık ve Mukavemet: Hafifliğine rağmen karbon fiber, inanılmaz derecede güçlü ve dayanıklıdır. Bükülmeye, kırılmaya ve korozyona karşı yüksek direnç gösterir. Bu, şemsiyenin uzun ömürlü olmasını ve zorlu hava koşullarına dayanmasını sağlar.
Esneklik ve Rüzgar Direnci: Karbon fiber, belirli bir esnekliğe sahiptir. Bu özellik, şemsiyenin şiddetli rüzgarlarda ters dönmesini engellemeye yardımcı olur. Rüzgarın etkisiyle esneyebilir ve ardından orijinal şekline geri dönebilir.
Şık ve Modern Görünüm: Karbon fiberin kendine özgü dokusu ve koyu rengi, şemsiyeye modern ve teknolojik bir görünüm kazandırır. Estetik açıdan da çekici bir seçenektir.
Uzun Ömür: Karbon fiberin yüksek dayanıklılığı ve korozyona karşı direnci, karbon fiber iskeletli şemsiyelerin genellikle çok daha uzun bir kullanım ömrüne sahip olmasını sağlar.
En küçük katlanabilir şemsiyelerin boyutları, üreticiden üreticiye ve tasarıma göre değişiklik göstermekle birlikte, genellikle oldukça kompakt ve cepte taşınabilir olacak şekilde tasarlanır. Katlandığında tipik olarak şu boyutlarda olabilirler:
Uzunluk: 15 ila 20 santimetre arasında (yaklaşık 6 ila 8 inç). Bazı ultra kompakt modeller 15 cm'den bile daha kısa olabilir.
Çap (katlanmış halde): 4 ila 6 santimetre arasında (yaklaşık 1.5 ila 2.5 inç).
Bu boyutlar, şemsiyenin bir cepte, çantanın küçük bir gözünde veya hatta bir el çantasında kolayca taşınabilmesini sağlar. Ancak, bu kadar küçük boyutlar genellikle şemsiyenin açık haldeki boyutunu ve koruma alanını da sınırlar.
En büyük boy golf şemsiyeleri, geniş bir çapta tasarlanmıştır ve genellikle birden fazla kişiyi yağmurdan veya güneşten koruyabilir. Tipik olarak, en büyük golf şemsiyeleri rahatlıkla 2 yetişkini ve hatta sıkışık bir şekilde 3 yetişkini koruyabilir. Bu şemsiyelerin çapı genellikle 130 ila 170 santimetre arasında veya daha fazla olabilir. Golf oyuncularının ve caddy'lerinin ekipmanlarıyla birlikte korunması amaçlandığından, geniş bir kapsama alanı sunarlar.
Şeffaf şemsiyelerin en belirgin avantajlarından biri, kullanıcının görüş açısını kısıtlamamasıdır. Geleneksel kumaş şemsiyeler başın üzerinde bir bariyer oluşturarak çevreyi görmeyi zorlaştırırken, şeffaf malzeme sayesinde kullanıcı etrafını rahatlıkla görebilir. Bu durum özellikle kalabalık ortamlarda yürürken, karşıdan gelenleri veya engelleri fark etmek açısından büyük bir avantaj sağlar. Ayrıca, fotoğraf veya video çekerken de görüş açısını koruması nedeniyle tercih edilebilirler. Ancak, şeffaf malzemenin UV ışınlarına karşı koruması kumaş şemsiyeler kadar etkili olmayabilir.
Tersine katlanan şemsiyeler, geleneksel şemsiyelerden farklı bir katlama mekanizmasına sahiptir. Temel çalışma prensibi şöyledir:
İçten Dışa Katlanma: Geleneksel şemsiyeler dış yüzeyleri içe doğru katlanırken, tersine katlanan şemsiyeler iç yüzeyleri dışa doğru katlanır. Bu sayede, şemsiye kapandığında ıslak dış yüzey içeride kalır.
Çift Katmanlı Kumaş: Genellikle çift katmanlı bir kumaş yapısına sahiptirler. İç katman su geçirmezdir ve dış katman ıslanmayı engeller. Katlama mekanizması, bu iki katmanın birlikte hareket etmesini sağlar.
Özel İskelet Tasarımı: Tersine katlanmayı sağlayacak özel bir iskelet tasarımına sahiptirler. Bu iskelet, menteşe noktalarının ve kolların farklı bir şekilde konumlandırılmasıyla mümkün olur.
Kilitleme Mekanizması: Şemsiye tam olarak açıldığında ve kapandığında sabitlenmesini sağlayan bir kilitleme mekanizması bulunur. Bu, şemsiyenin istenmeyen şekilde açılıp kapanmasını önler.
Bu mekanizma sayesinde, ıslak şemsiyeyi araca binerken veya kapalı bir alana girerken üzerinize su damlatma riski azalır. Ayrıca, dar alanlarda açıp kapatmak daha kolay olabilir.
Işıklı şemsiyeler, temel işlevleri olan yağmurdan korunmanın yanı sıra çeşitli amaçlarla da kullanılır:
Görünürlüğü Artırma ve Güvenlik: Özellikle karanlık veya sisli havalarda, şemsiyedeki ışıklar kullanıcının diğerleri tarafından daha kolay fark edilmesini sağlar. Bu, yaya güvenliğini artırır. Bisiklet kullanıcıları veya yolda yürüyenler için önemli bir özelliktir.
Aydınlatma: Bazı ışıklı şemsiyeler, sap kısmında veya kumaşın kenarlarında bulunan güçlü LED ışıklar sayesinde kullanıcının önünü veya çevresini aydınlatabilir. Bu, karanlık yollarda yürürken veya bir şeyler ararken pratik bir çözüm sunar.
Dikkat Çekme ve Stil: Farklı renklerde veya yanıp sönen ışıklara sahip modeller, kullanıcının dikkat çekmesini sağlar ve kişisel tarzını yansıtmasına yardımcı olabilir. Özellikle etkinliklerde veya özel günlerde ilgi çekici bir aksesuar olabilirler.
Acil Durum Sinyali: Bazı gelişmiş ışıklı şemsiyeler, SOS sinyali gibi özel ışık modlarına sahip olabilir. Bu, acil durumlarda dikkat çekmek ve yardım istemek için kullanılabilir.
Promosyon ve Tanıtım: Şirket logoları veya mesajlarıyla özelleştirilmiş ışıklı şemsiyeler, etkili bir promosyon ürünü olabilir. Karanlıkta dikkat çekici oldukları için marka bilinirliğini artırabilirler.
Evet, fotoğraf makineleri ve fotoğrafçılar için özel olarak tasarlanmış şemsiyeler bulunmaktadır. Bu şemsiyeler, ekipmanı ve fotoğrafçıyı dış etkenlerden korurken çekim yapmaya devam etmeyi kolaylaştıran özelliklere sahiptir:
Geniş Kapsama Alanı: Genellikle daha geniş bir çapa sahiptirler, böylece hem fotoğraf makinesini hem de fotoğrafçıyı aynı anda koruyabilirler.
Sağlam ve Rüzgara Dayanıklı Yapı: Değerli ekipmanları korumak için daha sağlam malzemelerden ve rüzgara dayanıklı bir iskelet yapısından üretilirler.
Tripod Bağlantı İmkanı: Bazı modellerde, şemsiyeyi bir tripod üzerine sabitlemek için özel bağlantı noktaları bulunur. Bu, eller serbest çalışmayı ve şemsiyenin sabit durmasını sağlar.
Ayarlanabilir Açı: Şemsiyenin açısını ve yönünü ayarlamaya olanak tanıyan mekanizmalara sahip olabilirler, böylece ekipmanı en iyi şekilde koruyabilirler.
Hafif ve Taşınabilir Tasarım: Profesyonel fotoğrafçılar genellikle çok fazla ekipman taşır, bu nedenle bu şemsiyeler genellikle hafif ve kolayca taşınabilir olacak şekilde tasarlanır.
UV Koruması: Bazı modeller sadece yağmurdan değil, aynı zamanda zararlı UV ışınlarından da koruma sağlar. Bu, hem ekipmanın hem de fotoğrafçının sağlığı için önemlidir.
Bu tür şemsiyeler, özellikle dış mekan çekimlerinde, hava koşulları ne olursa olsun çalışmaya devam etmek isteyen fotoğrafçılar için vazgeçilmez aksesuarlardır.
Evet, şemsiye bakımı için özel olarak formüle edilmiş spreyler bulunmaktadır, ancak bunlar genel temizlik ürünleri kadar yaygın değildir. Bu spreylerin temel amacı genellikle şunlardır:
Su ve leke iticiliği: Şemsiyenin kumaşına uygulandığında suyun ve kirin yüzeyde tutunmasını zorlaştırarak daha kolay temizlenmesini sağlar ve kumaşın ömrünü uzatır.
UV koruması: Bazı spreyler, şemsiye kumaşını güneşin zararlı UV ışınlarından koruyarak solmasını ve yıpranmasını engeller. Bu özellikle renkli veya hassas kumaşlara sahip şemsiyeler için önemlidir.
Küf ve mantar oluşumunu önleme: Nemli ortamlarda saklanan şemsiyelerde küf ve mantar oluşumu görülebilir. Özel spreyler bu oluşumu engelleyici bileşenler içerebilir.
Kumaş bakımı: Bazı spreyler, şemsiye kumaşının esnekliğini korumaya ve yıpranmasını azaltmaya yardımcı olabilir.
Bu tür spreyleri genellikle outdoor ekipman satan mağazalarda, büyük alışveriş merkezlerinin züccaciye veya ev bakım ürünleri bölümlerinde ya da online alışveriş platformlarında bulmak mümkündür. Ancak, her şemsiye kumaşı farklı olduğu için, sprey kullanmadan önce ürünün etiketini dikkatlice okumak ve mümkünse küçük bir alanda test etmek önemlidir. Alternatif olarak, sabunlu su ve yumuşak bir bezle yapılan nazik temizlik çoğu şemsiye için yeterli olabilir.
Alüminyum, periyodik tabloda hafif metaller grubunda yer alan bir elementtir. Şemsiye iskeletlerinde alüminyumun tercih edilmesinin temel nedeni, düşük yoğunluğudur. Yoğunluk, birim hacimdeki kütle miktarını ifade eder. Alüminyumun yoğunluğu, çelik gibi diğer yaygın kullanılan metallere göre önemli ölçüde düşüktür. Bu düşük yoğunluk, aynı boyuttaki bir alüminyum parçanın, çelik bir parçadan çok daha hafif olmasını sağlar.
Şemsiye üretiminde hafiflik, kullanım kolaylığı ve taşınabilirlik açısından önemli bir avantajdır. Alüminyum iskeletli şemsiyeler, kullanıcıların yanlarında rahatça taşıyabileceği ve uzun süreli kullanımlarda bile ağırlık hissi yaratmayacağı için tercih edilir. Ayrıca, hafif olması nedeniyle açılıp kapanması da daha kolaydır.
Alüminyumun hafifliğinin yanı sıra, korozyona karşı da doğal bir direnci vardır. Yüzeyinde oluşan ince oksit tabakası, metalin daha fazla oksitlenmesini ve paslanmasını engeller. Bu da alüminyum şemsiye iskeletlerinin uzun ömürlü olmasına katkıda bulunur. Elbette, alüminyumun mukavemeti çelik kadar yüksek olmasa da, şemsiye gibi günlük kullanım eşyaları için yeterli dayanıklılığı sağlar ve hafifliği sayesinde pratik bir çözüm sunar.
Ahşap saplı şemsiyeler, estetik görünümleri ve doğal dokularıyla öne çıkar. Ancak, ahşabın doğal bir malzeme olması nedeniyle, ömrünü uzatmak ve güzelliğini korumak için düzenli bakım gerektirir. Ahşap saplı şemsiyelerin bakımı için şu adımlar izlenebilir:
Temizlik: Ahşap sapı temizlemek için nemli, yumuşak bir bez kullanın. Sert kimyasallar veya aşındırıcı temizleyiciler ahşabın yüzeyine zarar verebilir. İnatçı lekeler için hafif sabunlu su kullanılabilir, ancak sonrasında nemli bir bezle silinip iyice kuruması sağlanmalıdır.
Kurulama: Şemsiye kullanıldıktan sonra, ahşap sapın ıslak kalmamasına özen gösterin. Sapı kuru bir bezle silin ve şemsiyeyi açık bir şekilde, sapı aşağıya bakacak şekilde kurumaya bırakın. Bu, suyun ahşaba nüfuz etmesini ve şişmesine neden olmasını engeller.
Nem kontrolü: Ahşap, nem seviyesindeki değişikliklere karşı hassastır. Şemsiyeyi aşırı nemli veya aşırı kuru ortamlarda uzun süre saklamaktan kaçının. Bu, ahşabın çatlamasına veya deforme olmasına neden olabilir.
Yağlama veya cilalama: Ahşabın doğal parlaklığını korumak ve kurumayı önlemek için zaman zaman ahşap yağı veya cilası uygulanabilir. Mobilya bakım ürünleri satan yerlerden temin edebileceğiniz bu ürünleri kullanmadan önce, şemsiyenin görünmeyen küçük bir alanında test etmeniz önerilir. Ürünü yumuşak bir bezle ahşap sapa uygulayın ve fazlasını silin.
Çiziklerin giderilmesi: Hafif çizikler için, mobilya rötuş kalemleri veya balmumu bazlı ahşap tamir ürünleri kullanılabilir. Derin çizikler için profesyonel yardım almak daha uygun olabilir.
Saklama: Şemsiyeyi kullanmadığınız zamanlarda, tercihen kendi kılıfında veya dik bir şekilde saklayın. Bu, ahşap sapın darbelere karşı korunmasına yardımcı olur.
Düzenli ve doğru bakım ile ahşap saplı şemsiyeniz uzun yıllar boyunca hem işlevsel kalacak hem de estetik görünümünü koruyacaktır.
Şemsiye tamirciliği, günümüzde çok yaygın olmasa da hala varlığını sürdüren, özel bilgi ve beceri gerektiren bir zanaattır. Şemsiye tamircileri, çeşitli nedenlerle arızalanan şemsiyeleri onararak onların tekrar kullanılabilir hale gelmesini sağlarlar. Bu meslek hakkında bazı temel bilgiler şunlardır:
İş Tanımı: Şemsiye tamircileri, kırılan telleri değiştirme, yırtılan kumaşları onarma veya değiştirme, sapları tamir etme veya yenileme, mekanizmaları onarma veya yağlama gibi çeşitli işlemleri gerçekleştirirler. Ayrıca, bazı durumlarda özel tasarım veya kişiye özel şemsiye üretimi de yapabilirler.
Gerekli Beceriler: Bu meslek, el becerisi, dikkat, sabır ve mekanik aksamlara hakimiyet gerektirir. Farklı şemsiye modellerinin yapısını ve çalışma prensiplerini bilmek önemlidir. Dikiş, metal işleme ve yapıştırma gibi konularda beceri sahibi olmak da avantaj sağlar.
Çalışma Ortamı: Şemsiye tamircileri genellikle kendi küçük atölyelerinde veya dükkanlarında çalışırlar. Bazı durumlarda, ayakkabı tamircileri veya tuhafiyeler gibi iş yerlerinin bünyesinde de bu hizmeti verebilirler.
Eğitim ve Ustalık: Şemsiye tamirciliği için formal bir eğitim yolu pek bulunmamaktadır. Genellikle bu meslek, usta-çırak ilişkisiyle öğrenilir. Deneyimli bir tamircinin yanında çalışarak, farklı tamir tekniklerini ve şemsiye yapımının inceliklerini öğrenmek mümkündür.
Günümüzdeki Durumu: Seri üretim ve ucuz ithalat nedeniyle, yeni şemsiye almak genellikle tamir ettirmekten daha ekonomik hale gelmiştir. Bu durum, şemsiye tamirciliği mesleğinin yaygınlığını azaltmıştır. Ancak, antika veya özel tasarım şemsiyelerin tamiri, duygusal değeri olan şemsiyelerin onarımı ve niş pazarlara yönelik tamir hizmetleri hala talep görmektedir.
Gelecek Potansiyeli: Sürdürülebilirlik ve bilinçli tüketim trendlerinin artmasıyla birlikte, eşyaları tamir ederek yeniden kullanma fikri önem kazanmaktadır. Bu durum, şemsiye tamirciliği gibi zanaatlara olan ilgiyi yeniden canlandırabilir. Özellikle kaliteli ve özel şemsiyelerin tamiri konusunda uzmanlaşmak, bu alanda bir gelecek vaat edebilir.
Özetle, şemsiye tamirciliği geleneksel bir zanaat olup, özel beceriler ve bilgi birikimi gerektirir. Günümüzde yaygınlığı azalmış olsa da, sürdürülebilirlik trendleri ve niş pazarlar sayesinde hala bir potansiyele sahiptir.
Türkiye'de şemsiye üretimi yapan, geniş kitlelere hitap eden ve bilinen büyük firmaların sayısı son yıllarda azalmıştır. Piyasada genellikle ithalat ürünleri daha yaygındır. Ancak, geçmişte önemli üretim merkezleri olmuş ve hala belirli ölçekte üretim yapan bazı firmalar bulunmaktadır. Bu firmaların isimleri ve üretim kapasiteleri zamanla değişebilir, bu nedenle güncel ve kesin bir liste vermek zordur.
Ancak, genel olarak Türkiye'de şemsiye sektöründe faaliyet gösteren ve bilinen bazı firmalar veya markalar şunlardır (belirli bir büyüklük sıralaması olmaksızın ve güncel durumları değişiklik gösterebilir):
Özbay Şemsiye: Sektörde köklü bir geçmişe sahip olan Özbay Şemsiye, farklı model ve kalitelerde şemsiye üretimi yapmaktadır. Hem yurt içi hem de yurt dışı pazarlara ürün sunmaktadır.
Knidos Şemsiye: Knidos markası da Türkiye'de bilinen ve çeşitli şemsiye modelleri sunan bir firmadır.
Diğer Üreticiler ve Markalar: Daha küçük ölçekli veya belirli niş pazarlara yönelik üretim yapan birçok firma da bulunmaktadır. Ayrıca, büyük perakende zincirleri kendi markaları altında şemsiye ithalatı yaparak satışa sunmaktadırlar.
Önemli Not: Türkiye'deki şemsiye üretim sektörü, Uzakdoğu ülkelerinden yapılan ithalatla rekabet etmekte zorlanmaktadır. Bu nedenle, büyük ölçekli ve yaygın üretim yapan firma sayısı geçmişe göre azalmış olabilir. En güncel ve kapsamlı bilgi için ticari veri tabanlarına veya sektör derneklerine başvurmak faydalı olacaktır.
İkinci el şemsiye alırken, yeni bir şemsiyede olduğu gibi işlevselliğini ve dayanıklılığını değerlendirmek önemlidir. İşte dikkat etmeniz gereken bazı önemli noktalar:
İskeletin Durumu: Şemsiyenin tellerini ve bağlantı noktalarını dikkatlice inceleyin. Kırık, eğrilmiş veya paslanmış teller olup olmadığını kontrol edin. Açma ve kapama mekanizmasının sorunsuz çalışıp çalışmadığını test edin. Takılma, zorlanma veya kilitlenmeme gibi durumlar iskelette sorun olduğunu gösterebilir.
Kumaşın Durumu: Şemsiyenin kumaşını yırtıklar, delikler, sökülmeler veya solmalar açısından kontrol edin. Leke olup olmadığını ve bu lekelerin kalıcı olup olmayacağını değerlendirin. Kumaşın su geçirmez özelliğini ne kadar koruduğunu sormaktan çekinmeyin.
Sapın Durumu: Şemsiyenin sapını çatlaklar, kırıklar veya gevşeklikler açısından inceleyin. Sapın ele rahat oturup oturmadığını ve tutuşunun güvenli olup olmadığını kontrol edin. Ahşap saplı ise, nemden veya kötü saklamadan kaynaklanan deformasyon olup olmadığını gözden geçirin.
Uç Kısımları: Şemsiyenin tel uçlarındaki koruyucu başlıkların yerinde olup olmadığını kontrol edin. Bu başlıklar, hem güvenliği sağlar hem de kumaşın yıpranmasını önler.
Genel Temizlik ve Bakım: Şemsiyenin genel temizliğini ve bakımını değerlendirin. Çok kirli veya bakımsız bir şemsiye, daha önce kötü kullanılmış olabileceği anlamına gelebilir.
Marka ve Model (Eğer Biliniyorsa): Şemsiyenin markası ve modeli hakkında bilgi alabilirseniz, bu modelin genel dayanıklılığı ve kalitesi hakkında araştırma yapabilirsiniz.
Fiyat: İkinci el şemsiyenin fiyatının, genel durumu ve piyasa değeri ile orantılı olup olmadığını değerlendirin. Çok düşük fiyatlı ürünlerde genellikle bir sorun olabileceğini unutmayın.
Satıcının Güvenilirliği: Mümkünse, güvenilir bir kaynaktan veya kişiden alışveriş yapmaya özen gösterin. Ürünü yakından inceleme ve test etme imkanınızın olduğundan emin olun.
İkinci el bir şemsiye alırken acele etmeyin ve yukarıdaki noktaları dikkatlice kontrol ederek, ihtiyaçlarınıza uygun ve uzun ömürlü bir seçim yapmaya çalışın.
Evet, kendi şemsiyenizi tasarlamanız çeşitli yollarla mümkündür:
Özel Üretim Yapan Firmalar: Bazı şemsiye üretim firmaları, müşterilerin özel tasarım taleplerini karşılayabilmektedir. Bu firmalarla iletişime geçerek, istediğiniz kumaş rengini, desenini, sap modelini ve hatta iskelet özelliklerini belirterek kişiye özel bir şemsiye yaptırabilirsiniz.